GÜNDELİK MÜLAHAZALARDAN BİR DEMET: LÜTFEDECEKMİŞ, HASPAM!


"Lütfen" kelimesinden çok rahatsız olduğumu fark ettim. Uzun bir süredir de markaja aldım neden rahatsız olduğumu anlamaya çalışıyorum. 

"Lütfen" çok ingiliz meşrepli bir kelime. Rica gibi duruyor ama aslında emir barındırıyor. Sanki yüksek bir saygıdan zuhur etmiş gibi dursa da öyle değil. Zira insan gerçekten çok saygı duyduğu birine "lütfen" demez. Bu kelimeyi herhangi bir konuda hiyerarşik üstünlük kurduğumuz yerde tercih ederiz. 

"Lütfen benle konuşurken 'lütfen' kelimesini kullanmamaya çalışın" cümlesinde olduğu gibi. Mümkün mertebe nezaketin sularından getirdim bu cümleyi ama bu haliyle de çok çirkin bir cümle. Ben bu cümleyi "lütfen"li kurdum diye kibar mı oldum şimdi? Hayır, aksine size haddinizi bildirdim ama bunu dürüstçe yapmak yerine "lütfen" demek suretiyle korkakça yaptım. Politik doğruculuğu bir de buradan yakalım... Sana haddini bildirirken "lütfen" dedim diye samanlık seyran mı oldu şimdi? İnsana dair umutla mı doldun? Ne olmuş olabilir de bu kelimeye bu kadar kolektif bir önem arz ediyoruz? Türkçenin en ingiliz kelimelerinden biridir... 

Haddizatında köken itibarıyla da hem sınıfsal hem aşağılayıcı bir aileden gelir "lütfen". Lütuf... Lütuf dediğin Tanrıdan gelince baş üstüne olur. Şairin de dediği gibi "Sen Allah'ın bir lütfusun, gözlerimin nurusun. Seni gören şifa bulur, gel de gönlüm şifa bulsun." Lütuf böyle bir yerden geldiğinde insan gerçekten de şifa bulur. Benim derdim buradaki irtibatla değil. Hatta genişletelim; çok sevdiğin, çok saydığın, varlığını herhangi bir surette istismar etmeyeceğinden emin olduğun insandan gelen lütfa da diyeceğim yok. Sonuçta o da güvende hissettirmek suretiyle sana şifa verir. Böyle bakıldığında "lütfen" kelimesi aşağıdakinden yukarıya söylendiğinde hürmet ve nazlı yardan bir sada gibi oluyor; "Allah'ın lütfen şu duamı kabul et artık" gibi nazlanma hakkımızın bir sonucudur yahut sevdiğimiz, saydığımız ve iktidarına hürmet gösterdiğimiz birinden dünyalık bir arzuda bulunuruz: "Lütfen benim için onunla konuş." gibi. Bak buna da ileride doğuracağı iktidar ilişkisi, borçlu hissettirmek, alacak-verecek muhasebesi gibi yerlerden kaçınsam da amenna derim ama gündelik dilde hoyratça kullanılan o nezaketimsi lütfen... Delirtiyor beni bu kelime. 

Sen kimsin de bana lütufta bulunuyorsun? Sorsan nezaket lütfediyor güya. Gerçekte olan ise bir arzusunu sana yaptırtmak ama sosyal statüsüne zeval gelmesin diye, sen de kendini iyi hisset diye kerhen "lütfen" demek. 

Marx'ın "kapitalizm, işçinin ağzına bir parmak bal çalar" metaforunu hatırlayın. Bu "lütfen" kelimesi de aynen böyle kapitalist bir kelimedir. Muhatabının ağzına bir parmak bal çalıyor ve o muhatap neye maruz kaldığını anlamıyor bile. 

Geçen de aynen böyle "zaten" kelimesine takmıştım. Ona hâlâ takığım ama biraz daha gözlemlemem lazım. Her neyse... 

Arkadaşlar lütfen birbirimizle konuşurken "lütfen" demeyelim... 


Yorumlar

Popüler Yayınlar